Bu üründen 91 adet satılmıştır.

Türk İslâm Medeniyetinin Mimarı: Karahanlılar // SAYI: 160 (Aralık 2021)

Dergi: Yedikıta Fiyat: 10,00 TL

İlk Müslüman Türk devleti hangisidir?

Ya doğrudan muhatap olduğumuz yahut bir yerlerde muhakkak kulağımıza gelmiş bir soru cümlesi. Cevap çoğu kere, tekrar edilen bir yanlış olarak “Karahanlılar”dır.

Doğrusu, İdil Bulgarları olacaktır. Yine de çoğunluğun Karahanlılar demesini yadırgamamak lazım. Zira; sınırlarının genişliği, coğrafî konumu, devlet ve toplum teşkilâtı, ekonomik büyüklüğü, siyasî ve askerî gücü vb. noktalardan düşünülünce, Karahanlılar bu şöhrete sahip olmakta haklılar. Ve onlar, Türkistan’ın ilk Müslüman Türk devletidir.

Yukarıdaki soruya kolaylıkla “Karahanlılar” deriz de onların nasıl bir devlet olduklarını, neler başardıklarını, sadece ilklerden olmakla kalmayıp sahip oldukları sahih İslâmî çizgiden sonuna kadar ayrılmadıklarını da bilir miyiz? Peki en çok gazayı, gayrimüslim Türkler üzerine yaptıklarını ve on binlerce çadırlık göçebe Türk’ün onlar eliyle Müslüman olduğunu? Belki de bazen, Karamanlılar ile karıştırıyoruzdur onları...

Karahanlılar, sahip olduğu kurumsal yapıyla dünyada bir ilk ve sonrakiler için de numune teşkil eden mükemmel medrese sistemini kurdular. Ülkelerindeki bütün teşkilat, Hanefî fıkhı ve Maturidî itikadı üzerine kuruluydu. Sultanlar, fıkıh âlimlerinin onayını almadan vergi ihdas etmiyordu. Paraları o kadar değerlendi ki, fıkıh kitaplarında dahi Karahanlı sultanlarının ismiyle anıldı. En önemlisi ise bilhassa Hanefî fıkhı, onların devrinde altın çağını yaşadı.

İmam-ı Âzam (rah.) ve İmam Maturidî (rah.) Hazretleri’nin talebeleri sayesinde, Karahanlı şehirleri Buhara, Semerkand, Oş, Taraz gibi ilim merkezlerinde, “peygamberlerin vârisi ve yeryüzünün kandilleri” olarak vasıflandırılan hakikî, mümtaz âlimler yetişti ve çok önemli eserler kaleme alındı. Bu âlimlerden öyleleri vardır ki kitaplarıyla hâlâ yaşar. Bu kitaplardan öyleleri vardı ki İslâm hukukunun ve Ehl-i Sünnet akîdesinin kanunları mesabesindedir. O sebeple asırlar boyunca okunmuş, okutulmuş, binlerce defa istinsah edilmiş, üzerlerine şerhler ve haşiyeler yazılmıştır. İmam Serahsî, İmam Debusî, Ömer Nesefî, Burhaneddin Merginanî hazaratı, bu zatlardan bazılarıdır.

İdarî, askerî, mimarî, ilmî sahalarda bugün bir Türk-İslâm medeniyetinden bahsedilebiliyorsa, bunun köklerini Karahanlılar devrinde aramamız gerekiyor.

İlk cümlemizdeki soruya daha tafsilatlı ve “farkında” bir cevap verebilmek adına, istifadeli okumalar dileriz...