Bu üründen 107 adet satılmıştır.
Dergi: Yedikıta | Fiyat: 5,00 TL | |
Hicaz Demiryolu, sadece ÅŸehirleri deÄŸil; gönülleri ve kalpleri de birbirine rapt ediyordu. Bu yüzden inÅŸası, bütün dünya Müslümanları tarafından yakından takip edildi, ta Hind ü Çin’den bile bu yol için yardım geldi.
O tarihlerde, bilhassa Türkistanlı hacıların mukaddes yolculuktaki ilk durakları, teberrüken ziyaret ettikleri hilafet merkezi İstanbul olurdu. Åžabdan Bahadır, böyle bir yolculukta İstanbul’a uÄŸradı. Bu ziyaretinde, Hicaz Demiryolu için yardım toplandığını duyunca, yanındaki altın rublelerin neredeyse tamamını tasadduk etti. GöstermiÅŸ olduÄŸu bu fedakarlık ve gayret-i diniyye sebebiyle de Hicaz Demiryolu Madalyası ile taltif edildi ve berat verildi.
Böylece Osmanlı Devleti’nin resmî kayıtlarına giren, hikâyesini bir Kırgızistan seyahatimizde, tam da onun doÄŸduÄŸu topraklarda dinlediÄŸimiz bu bahadır kimdi? Zira hayırseverliÄŸinden ziyade, bey soyundan gelmesi ve kabiliyetli bir asker olması sebebiyle “bahadır” unvanını taşıyordu. Peki, bu unvanı nasıl hak etmiÅŸti? Kazandığı askerî-diplomatik baÅŸarılarla mı, yoksa halkının Ruslar karşısında daha fazla kırılıp yok olmasına mani olduÄŸu için mi? Belki de hususiyle, medreseler kurup çocukların ilmî ve tasavvufî eÄŸitim almasını saÄŸlamasıydı esas sebep.
Hakkında farklı görüÅŸler olsa da en nihayetinde bir halk kahramanı olan ve Sultan İkinci Abdülhamid’in özel olarak hazırlattığı Hicaz Demiryolu Madalyası’na layık görülen Åžabdan Bahadır’ı bu ay kapağımıza taşıdık. Üstelik torunu ile yaptığımız röportaj, dosyamızı daha da deÄŸerli kıldı.Dikkat çekici
yeni bir sayı daha sizlerle. Keyifli ve istifadeli okumalar dileriz.